Asus Vivobook 15 X1504VAA59-NJ396A59 Notebook

Karton kutu mutfak masasının üzerinde duruyor, üzerindeki parmak izlerim henüz kurumamış. Odayı dolduran yeni elektronik kokusu, biraz plastik, biraz kimyasal, biraz da umut. Kutuyu açarken çıkan o karakteristik 'cırp' sesi, her yeni cihazda aynı heyecanı veriyor. İçinden çıkan Asus VivoBook 15, ilk bakışta sade, hatta biraz sıradan görünüyor. Gri-mavi tonlarındaki gövdesi, alüminyum izlenimi veren bir kaplamayla kaplı, ancak parmağınızla hafifçe vurduğunuzda o boş, hafif plastik sesi geliyor. Zaten ilk inceleme noktam bu oldu: alt kapakla gövdenin birleştiği çizgiler. Bazı noktalarda milimetrik bir çıkıntı, tırnakla gezdirdiğinizde hissedilen bir pürüz var. Bu, bir Dizüstü Bilgisayar için ilk izlenimde beni hemen tedirgin eden bir detay. Kablolar, adaptör, basit bir kılavuz... Adaptörün kendisi kompakt, ama prize takılan kısmın plastiği ucuz hissettiriyor, çapaklı değil ama sanki biraz 'gevşek' oturacakmış gibi bir izlenim var. Ortam, bir ofis değil, evin mutfağı. Arka planda su ısıtıcısının buharı, sabah kahvesinin kokusu ve bilgisayarı ilk kez açmanın o telaşlı sessizliği var. Ağırlığı dengeli, tek elle kaldırmak mümkün ama ekranı açarken, ekranın alt kısmındaki menteşe bölgesinde tek elle yapılan açma hareketinde cihazın gövdesinin hafifçe esnediğini hissediyorsunuz. İşte bu, benim gibi detaycı biri için üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta.

Bu cihazın özellikleri, kağıt üzerinde gerçekten çekici. Intel Core i7-1355U işlemci ve 24 GB RAM, çok sayıda sekme, ofis uygulamaları ve hatta orta düzeyde bir video düzenleme için bile "fazlasıyla yeterli" diye bağıracak gibi. Ama iş, bu gücü nasıl sunduğuna geliyor. 4 TB SSD, neredeyse hiç bitmeyecek bir depolama alanı vaat ediyor. Bu, tüm projelerinizi, medya kütüphanenizi ve yedeklerinizi tek bir cihazda, dışarıdan bir diske ihtiyaç duymadan taşıyabilmeniz anlamına geliyor. Dışarıda çalışırken yanınızda harici disk taşıma derdinden, kablo karmaşasından kurtarıyor. Ancak, FreeDOS işletim sistemiyle gelmesi, bu gücü kullanabilmek için öncelikle bir işletim sistemi kurulumu yapmanız gerektiği anlamına geliyor. Bu, teknik bilgisi olmayan biri için büyük bir engel, hatta bir 'micro-fail' adayı. Diğer yandan, 15.6 inç Full HD ekran, geniş bir çalışma alanı sunuyor. Fakat bu ekranın parlaklığı ve renk doygunluğu, özellikle doğrudan ışık alan bir ortamda yetersiz kalabiliyor. Klavye tuşları, seyahati kısa ve net, ancak tuş yüzeylerinin plastik dokusu, uzun süre yazı yazarken parmak uçlarında bir 'kayganlık' hissi yaratıyor, bu da yazım konforunu zamanla düşürebilir. En büyük artılarından biri olan 24 GB RAM, tarayıcıda 30-40 sekme açıkken bile sistemin kılı bile kıpırdatmamasını sağlıyor, bu da araştırma yaparken veya proje geliştirirken sürekliliği korumanızı, hiçbir şeyi kapatma stresi yaşamamanızı sağlıyor. Ancak, soğutma sistemi yoğun işlemler sırasında devreye girdiğinde çıkan fan sesi, ince ve tiz bir ıslık gibi değil de, daha çok bir 'hırıltıya' yakın. Bu, sessiz bir kütüphane ortamında dikkat dağıtıcı olabilir.

Kullanırken Başıma Gelenler

İşte tam da burada, o kaçınılmaz 'micro-fail' anımı anlatmalıyım. Cihazı kurduktan sonra, onu çalışma masama taşıdım. Masamın üzerinde, sağ tarafta, metalik gövdesi olan bir masa lambası var. Bilgisayarı açtım, ekran parlaklığını ortalamaya ayarladım ve işe koyuldum. Yaklaşık yarım saat sonra, bir belge üzerinde çalışırken gözlerimde bir yanma, bir rahatsızlık hissetmeye başladım. Önce uzun süre ekrana bakmaktan olduğunu düşündüm. Ara verdim, geri döndüm. Ama rahatsızlık sürüyordu. Sonra farkına vardım: masanın üzerindeki lamba, tam olarak Asus VivoBook'un ekran yüzeyine vuruyordu. Ekranın yansıtıcı (glossy) kaplaması, lambanın parlak metal gövdesini ve ampulünün şeklini mükemmel bir şekilde, adeta bir aynaya yansıtır gibi ekranın ortasına yansıtmıştı. Ben farkında olmadan, o yarım saat boyunca, belge metinlerinin üzerine düşen bu parlak, bulanık lamba silüetine bakarak çalışmaya çalışmışım. Bu, ekranın parlak kaplamasının doğrudan ve kontrolsüz ışık altında nasıl bir kabusa dönüşebileceğinin mükemmel bir örneğiydi. Hemen lambanın açısını değiştirmek zorunda kaldım, ama bu sefer de ışık klavyeye gelmeye başladı. Bu basit ve önemsiz gibi görünen detay, aslında bir Dizüstü Bilgisayar seçerken ekran kaplamasının (mat/parlak) çalışma ortamınıza uygunluğunun ne kadar kritik olduğunu bana bir kez daha hatırlattı. Kendime kızdım, çünkü bu detayı incelememiştim. Cihazın kendisi değil, benim ortamım ve cihazın bu özelliği arasındaki uyumsuzluk, verimliliğimi doğrudan etkilemişti.

Son Karar: Cüzdanı Yormaya Değer mi?

Bu cihaz, kesinlikle belirli bir kitle için üretilmiş. Donanım gücü, özellikle 24 GB RAM ve 4 TB SSD kombinasyonu, gerçekten etkileyici. Ancak, bu gücün sunuluş şeklinde, benim gibi titiz biri olarak gördüğüm çok sayıda 'ama' var. Gövde kalitesi ve birleşim yerlerindeki işçilik, premium bir his vermekten uzak. Ekranın parlak kaplaması, ışıklı ortamlarda çalışmayı zorlaştırabilir. FreeDOS ile gelmesi, ortalama kullanıcı için büyük bir bariyer. Soğutma fanının ses karakteri, sessiz ortamlarda rahatsız edici olabilir.

Peki bu ürün kime yarar? Eğer siz, teknik bilgisi yüksek, kendi işletim sistemini kurmaktan çekinmeyen, depolama alanı ve RAM performansını her şeyin üzerinde tutan, ancak kasaya ve ekran kaplaması gibi detaylara çok takılmayan bir kullanıcıysanız, bu cihaz sizin için mükemmel bir performans/depolama canavarı olabilir. Öğrenciler, veri yoğun çalışan araştırmacılar veya çok sayıda uygulamayı aynı anda açık tutmak zorunda olan profesyoneller için donanım anlamında geleceği düşünülmüş bir yatırım.

Kim uzak dursun? İşçilik kalitesine, malzeme hissine ve kusursuz bir kullanıcı deneyimine önem verenler. "Kutudan çıkar çıkmaz çalışır halde olsun" diyen, işletim sistemi kurulumuyla uğraşmak istemeyen kullanıcılar. Doğal veya doğrudan aydınlatmalı ortamlarda sıkça çalışan ve ekranda yansıma tahammülü sıfır olanlar. Sessiz çalışma ortamlarında, fan sesinin en azından 'dengeli' bir tonda olmasını bekleyenler. Bu kriterler sizin için öncelikliyse, bu cihaz sizi pek çok küçük detayda hayal kırıklığına uğratabilir. Karar, sizin hangi noktalarda taviz verebileceğinize kalıyor. Ben, detaylara takılan biri olarak, bu kadar güçlü bir donanımın biraz daha sağlam ve düşünülmüş bir kasa ile, mat bir ekran seçeneğiyle sunulmasını tercih ederdim.